16 Ekim 2008 Perşembe

Lacivert'te bir akşam için birkaç yıl daha beklemek lazım sanırım.

Ersan Özer'in dışarıya sızdırdığı ve Selçuk Hoca'nın yorum yaptığı şu ve şu konulu makaleleri okudum. Meraklısına (internetten geçinmeyi hedefleyen) ikisini de ekibime özellikle ikincisini okumasını tavisye ediyorum.

e-bizim için heyecan verici şeyler. Bizim sektör abilerimiz bu konuyla ilgili avrupalı yatırımcılarla, boğazın yüzük taşında bir akşam yemeği yiyip sektörümüze yapılması muhtemel yatırımları konuşuyorlar. Bu da tabii bizim motivasyonumuzu artırıyor.


Verilerin cımbızla toplandığı bir piyasada, bu gibi gelişmeler bizim için altından kıymetli. Nereye ulaşmamız gerektiği artık yavaş yavaş belli oluyor. Biraz şanslıyız ki artık balta girmemiş bir ormanda ilerliyormuşuz gibi hissetmiyorum, birileri ince de olsa ormanda bir yol açmaya başladı :) O patikayı açan olamasak da erken farkeden biri olmak heyecan verici. Belki biraz daha da güvenli.


Yine de Lacivert'te keyifli, üstelikte karlı bir akşamın hayali bile güzel. Sanırım bu hızda büyürsek, ve ölmez de dayanırsak üç beş yılda elimize geçebilecek bir fırsat işte.


O zamana kadar biz buna yakın bir keyfi anca hanımla evlilik yıldönümümüzde felan giderek yaşarız herhalde... Onun da, keyfi kadar masrafı olur :)



15 Ekim 2008 Çarşamba

Bizim niye bir ünlü müşterimiz yok ki ?

Yahu bütün bu sitelerin bir yazar müşterisi yada ziyaretçisi var da bizim niye yok kardeşim.

Hangi makalede görsem "geçenlerde dolaşırken gözüme bir site takıldı", "tasarım harikası şöyle bir site gördüm", "filanca sitenin yaratıcıları şimdilerde şu projeyle uğraşıyor", bu Hıncal Uluç veya Ayşe Arman hiç mi hediye almaz ! kardeşim ?

20 bin paket ürün sattık medyadan gazetelerden kimseye tesadüf etmedi mi bunun birtanesi bile ?
3 yıldır google da "hediye" yazıyorsun"doğum günü" yazıyorsun biz çıkıyoruz. Hiçbiri bu kelimeyi aramadı mı ?



Biz hep sıradan yurdum insanına mı satıyoruz bu hediyeleri ?

Ben de ünlü müşteri istiyorum. Açık mektup olsun bu :)

Ünlüler, yazarlar, sanatçılar, mankenler, meşhur blog yazarları bu ülkenin aydınları 25 bin çeşit hediye alabileceğiniz bir site var burda biriniz duyun artık.

Patlamak istiyoruz...

13 Ekim 2008 Pazartesi

Madem likidite krizi var bizde takas yapalım.

Bu günlerde eskilerin deyimi ile işler kesat. Modern deyimle likidite krizi var.

Yapacak şey ticaretin ilk yıllarına dönmektir. Takas yapmak becayiş yapmak.

Ben beni arayan firmalara şimdilerde bunu teklif ediyorum. Geçen hafta banner reklam karşılığı CNR'daki hediyelik eşya fuarından 12 metrekare stand aldık. Aralığın son haftası katılacağız.

Para dönmüyorsa elimizdeki imkanları sonuna kadar kullanıp bu çarkı çevireceğiz başka çare yok. Başa gelen çekilir.

Biz www.HediyeDenizi.com olarak şu anda günde 15 bin kişi tekil ziyaretçi ile 100 binden fazla sayfa görüntülenmesine sahibiz. Bknz. alexa.com

Mütevazi bir bloğumuz var. 3 bin üyeye yaklaşan bir facebook grubumuz var.

Bunların tanıtımı karşılığında sizin sitenizin ya da bloğunuzun,

-bütün sayfalarımızın altından 100x80 boyutunda banner tanıtımını yapabiliriz,
-daha kısıtlı sürelerde 468x60 sayfa üstlerinden tanıtımını yapabiliriz,
-facebook grubumuza sizi duyurabiliriz,
-düzenli mailinglerimizde tanıtımınızı yapabiliriz,
-üyelerinize veya arkadaşlarınıza alışverişlerinde indirim yapabiliriz,
-üye ve arkadaşlarınıza hediye puan tanımlayabiliriz,
-hediye puan ekstrelerimizin maillerinde duyuru yapabiliriz,

özetle birbirimizin kitlesine sitelerimizi tanıtmak için elden gelen ne varsa yaparız.

Bu gibi imkanları küçümsememek lazım, sonuçta ulaşmak istediğimiz kitleler bunlar.

Örneğin kısa sürede facebook grubumuz sayesinde facebook sitemize ikinci en çok ziyaretçi gönderen site konumuna yükseldi. Oldukça etkili trafik alıyoruz ve de insanlar memnun.

Lütfen konuyla ilgilenenler benimle bağlantıya geçsin.

fatih pakdamar

kaptan-ı derya
bilgi@hediyedenizi.com
212 554 7696 dahili 19
facebook
friend feed
blog

25 Eylül 2008 Perşembe

tuncay tuncer adam olacak çoçuk

yeni bir blogcu tanıdım,

daha kendisini tanımadım bile ama bloğunu tanıdım.

tuncay tuncer
yazıları keyifli, e-ticarete çok yakın. Dünyada ne olup bittiğini takip edebiliyor. Ufak bir paragraf yazayım dedim hakkında. Sanırım yazılarımın gerisi gelir bu konuda.

Populer bloglarıma da ekledim.

Kolay gelsin, rüzgarı bol olsun arkasında...

17 Eylül 2008 Çarşamba

Lidere güç katan özellikler

Fazla hırs kör yapar. Hırs lazım ama dengeli olacak, kör etmeycek.

Sonuna kadar giderler
. Güçlü liderin sorunların köküne inebilme ve çözüm bulabilme yetenekleri vardır.

Kendine güven önemli.
Sorunla karşılaşınca kendine güvenmeli, sonuç ne olursa olsun başa çıkabileceğini bilmeli.

Risk almaktan korkmaz.
Eğer lider yanlış yapmaktan korkarsa yapması gereken hiçbir görevi yerine getiremez.

Ne iyimser ne kötümser. Dengeli olabilmeli.

16 Eylül 2008 Salı

esnaf olmak müşteriyi memnun etmek

Müşteriler kendilerine hep misafir gibi davranılmasını beklerler.

-temiz, rahat, cazip, sıcak, ortam beklerler.

-güler yüzlü birisi tarafından karşılanmayı beklerler.

-profosyonel görünümlü ve üstü başı düzgün birisiyle konuşmak isterler.

-hemen ilgi beklerler.

-kendileriyle güçlü göz temasında bulunmanızı beklerler.

-düzgün biçimde telaffuz edilen ve doğru vurguyla söylenen bir şekilde, kendilerine adlarıyla hitap edilmesini beklerler.

-sadece sözle garanti değil sözcüklerin ötesinde eylem beklerler.

-iş hakkında tam bilgiye sahip insanlar trafından hizmet görmek isterler.

-mahremiyet beklerler.

-kedilerinin kaba, sert ve şikayetçi oldukları durumlarda bile sizin ilgili, dikkatli ve ılımlı bir ruh halinde olmanızı beklerler.

-süpriz beklerler. keyif veren sürprizler !


Bunları Capital dergisinde müşteriyi mutlu etme sanatı diye bir kitabın özetinden aldım. Başarının bir reçetesi olması ne güzel şey değil mi ?

Sizce de bu reçete başarı getirmez mi ?

iyi işler olsun.

13 Eylül 2008 Cumartesi

işe erken gelmek geç gelmek kronik geç kalma hastalığı

işe erken gelmek geç gelmek, kronik geç kalma hastalığı konulu bir makale yazacaktım.

aşağıdaki fotoğrafı içeren bir mail aldım vaz geçtim :) yazmaktan.



6 Eylül 2008 Cumartesi

Google da üst sıralarda olmak, SEO, pagerank, sandbox

Allah'a şükür HediyeDenizi.com uzun süredir google da hediye yazınca birinci sırada çıkıyor. Bu kolay ulaşılabilir bir durum değil biliyorum. Sık sık bunu nasıl başardığımız soruluyor.

Birkere bunu başarmak için yapılması gereken ilk şey. "Zaten yapılması gerekeni yapmaktır". Yani gerçekten aranacak kelimeyle ilişkili bir site olmak. Bunla ilgili linkler almak. Bunla ilgili özgün içerik oluşturmak. Bundan sonrası gelecektir.

Google gerçekten zeki bir makine. Sitelere gelen trafiğin % 95 i arama motorlarından geliyor, onunda %90 ı google zaten :) O'nu yanılmak gerçekten çok zor. Zaten kolay yanılsa bu kadar başarılı olamazdı. Bu sebeple efendi efendi sitenizle uğraşmak onu geliştirmeye çalışmak gerçekten yapılacak en akıllıca şey.

Ama yine de google ın robotlarının sizin farkınıza varmasını sağlayacak bir takım düzenlemeler yapmanız gerekebilir. Yada var olan performansınızı ona göstermeniz gerekebilir. Buna basitce SEO ( search engine optimazation, arama motoru optimizasyonu) deniyor.

Tabii google bu işi başarabilmek için bazı prensipleri baz alıyor.

Mesela ne kadar eskiyseniz o kadar iyisinizdir diye düşünüyor. ( ayakta kaldığınıza göre )
Mesela ne kadar iyiyseniz o kadar sık ve uzun süreli gezilirsiniz diye düşünüyor.
Mesela ne kadar iyiyseniz o kadar sık güncellenirsiniz diye düşünüyor.
Mesela ne kadar iyiyseniz insanlar sizi o kadar çok biririne tavsiye eder ve duyurur diye düşünüyor.


ve bu gibi onlarca parametreyi harmanlayıp size bir değer biçiyor. Buna da "pagerank" deniyor.

İşte yinede onun algoritmasını çözmek için uğraşanlar az değil, temel mantık olarak bu yukardaki şeyleri yapmadan kolay yoldan yapmış gibi görünmeye çalışıyorlar. Bunları fazla abartanları da google fark ederse sadece bir kaç sayfa geri atarak cezalandırıyor buna da "sandbox" artık o satten sonra denizde bir kum olduğunuzdanmıdır nedir. Bu gibi çalışmalar hakkında bir kaç makaleyi aşağıda size veriyorum. Meraklısı okusun. Tekrardan benim tavisyem.

Google ın en kötü çalışanı doktora sahibi er geç bu yanıltmaları tespit için bir çözüm bulacaklardır. Bu yanıltıcı çalışmalar hep kısa süreli başarılar olarak kalacaklardır.

Google da üst sıralarda çıkmak için, ve orada uzun tatlı bir ömür sürebilmek için. Zaten yapılması gerekeni yapmak yapılacak en akıllıca şeydir.


Söz konusu makaleler,

http://www.site-bul.tr.gg/No_Problem.htm#prnedir
http://www.erkutercan.com/blog/?p=25
http://www.webhatti.com/arama-motorlari-ve-optimizasyonlari/97-google-da-ust-s-ralarda-c-kmak.html
http://www.seoteknikleri.com/



Bu verileri teşhis etmek için üzretsiz araçlar sunan dünayca meşhur başlıca siteler.
http://www.seochat.com/
http://www.iwebtool.com/
http://www.seologs.com/
http://www.internetbaron.de/

3 Eylül 2008 Çarşamba

HediyeDenizi.com resmi doğum günü ve trafik verileri.

Sevgili sitemizin, resmi doğum günü ve trafik bilgileri hakkında ufak bir pragraf yazmak istedim.

http://www.hediyedenizi.com/ sitesi 14 mart 2005 den beri yayındadır.

Bu sebeple bu günü sitemizin resmi doğum günü ilan ediyorum.

Aynı tarihte olmasada türk patent enstitüsünden de marka tescili HediyeDenizi.com olarak yapılmıştır. Domainler ve markalar Hediye Denizi İnternet Hizmetleri ltd. Şti. firmasına aittir.

Uzun bir süredir Google Pagerank 4

Google rehberinde yeri ( directory ) Alışveriş > Çok Çeşitli Ürünler


Alexa.com verilerine göre rank ( alexa özel sıralaması ) 50.000 lerde.

Alexa.com rehberinde ( directory ) yeri Top > World > Türkçe > Alışveriş > Çok Çeşitli Ürünler


Dmoz.org rehberinde yeri World: Türkçe: Alışveriş: Çok Çeşitli Ürünler



Günlük trafiği yaklaşık 10-15 bin tekil ziyaretçi.

30 bin üye bir okadar da taraftarı var.

Resmi bloğu http://www.bloghediyedenizi.blogspot.com/

En populer sayfası Sen doğduğun gün neler oldu sayfası.



Kendisi Türkiye'nin en büyük hediye sanal mağazası

Google da hediye yazınca da birinci çıkar :) hep öyleydi.



http://www.facebook.com/profile.php?id=1426385293

http://www.facebook.com/group.php?gid=25908542938

facebook'la da arayı iyi tutmaya çalışıyoruz :)

2 Eylül 2008 Salı

Çok güzel üç hikaye ve üç ders.

Ben Ali Haydar Ünsal'dan aldım telifi varsa o versin hesabını...


1.Hikâye
Kavak Ağacı ile Kabak
Ulu bir kavak ağacının yanında bir kabak filizi boy göstermiş. Bahar ilerledikçe bitki kavak ağacına sarılarak yükselmeye başlamış. Yağmurların ve güneşin etkisiyle müthiş bir hızla büyümüş ve neredeyse kavak ağacı ile aynı boya gelmiş. Bir gün dayanamayıp sormuş kavağa:
-Sen kaç ayda bu hale geldin ağaç?
-On yılda, demiş kavak.
-On yılda mı? Diye gülmüş ve çiçeklerini sallamış kabak.
-Ben neredeyse iki ayda seninle aynı boya geldim bak!
-Doğru, demiş kavak.
Günler günleri kovalamış ve sonbaharın ilk rüzgârları başladığında kabak üşümeye sonra yapraklarını düşürmeye, soğuklar arttıkça da aşağıya doğru inmeye başlamış. Sormuş endişeyle kavağa:
-Neler oluyor bana ağaç?
-Ölüyorsun, demiş kavak.
-Niçin?
-Benim on yılda geldiğim yere, iki ayda gelmeye çalıştığın için.
1.Ders: Çalışmadan emek harcamadan gelinen nokta başarı sayılmaz. Kolay kazanılan, kolay kaybedilir. Her işte alın teri ve emek şarttır.


2. Hikâye
En iyi Buğday
Her yıl yapılan "en iyi buğday" yarışmasını yine aynı çiftçi kazanmıştı. Çiftçiye bu işin sırrı soruldu. Çiftçi:
-Benim sırrımın cevabı, kendi buğday tohumlarımı komşularımla paylaşmakta yatıyor, dedi.
-Elinizdeki kaliteli tohumları rakiplerinizle mi paylaşıyorsunuz? Ama neden böyle bir şeye ihtiyaç duyuyorsunuz? diye sorulduğunda,
-Neden olmasın, dedi çiftçi.
-Bilmediğiniz bir şey var; rüzgâr olgunlaşmakta olan buğdaydan poleni alır ve tarladan tarlaya taşır. Bu nedenle, komşularımın kötü buğday yetiştirmesi demek, benim ürünümün kalitesinin de düşük olması demektir. Eğer en iyi buğdayı yetiştirmek istiyorsam, komşularımın da iyi buğdaylar yetiştirmesine yardımcı olmam gerekiyor.
2. Ders: Sevgi ve paylaşmak en yakınınızdan başlar. Sonra yayılarak devam eder. Kin, cimrilik, nefret kimsenin hoşlanacağı davranışlar değildir.


3. Hikâye
Geleceğini biliyordum…
Savaşın en kanlı günlerinden biriydi. Asker, en iyi arkadaşının az ilerde kanlar içinde yere düştüğünü gördü. İnsanın başını bir saniye bile siperin üzerinde tutamayacağı ateş yağmuru altındaydılar. Tam siperden dışarı doğru bir hamle yapacağı sırada, başka bir arkadaşı onu omzundan tutarak tekrar içeri çekti,
-Delirdin mi sen? Gitmeye değer mi? Baksana delik deşik olmuş. Büyük bir ihtimalle ölmüştür. Artık onun için yapabileceğin bir şey yok. Boşuna kendi hayatını tehlikeye atma.
Fakat asker onu dinlemedi ve kendisini siperden dışarıya attı. İnanılması güç bir mucize gerçekleşti, asker o korkunç ateş yağmuru altında arkadaşına ulaştı. Onu sırtına aldı ve koşa koşa geri döndü. Birlikte siperin içine yuvarlandılar. Fakat cesur asker yaralı arkadaşını kurtaramamıştı. Siperdeki diğer arkadaşı;
-Sana değmez demiştim. Hayatını boşu boşuna tehlikeye attın.
-Değdi, dedi, gözleri dolarak, -değdi…
-Nasıl değdi? Bu adam ölmüş görmüyor musun?
-Yine de değdi. Çünkü yanına ulaştığımda henüz sağdı. Onun son sözlerini duymak, dünyalara bedeldi benim içim.
Ve hıçkırarak arkadaşının son sözlerini tekrarladı:
-Geleceğini biliyordum… Geleceğini biliyordum…
3. Ders: Güven vermek önemlidir. Güven duymak önemlidir. Duyulan güveni boşa çıkarmamak daha da önemlidir.



Söz
"Her sabah Afrika’da bir ceylan uyanır. En hızlı aslandan daha hızlı koşması gerektiğini bilir, yoksa öldürülecektir.
Her sabah Afrika’da bir aslan uyanır. En hızlı ceylandan daha hızlı koşması gerektiğini bilir, yoksa aç kalacaktır.
Aslan veya ceylan olmanız fark etmez. Güneş doğduğunda koşmaya başlasanız iyi olur."
Afrika Atasözü

30 Ağustos 2008 Cumartesi

Sonunda Bir Takım Kuracağız

Şimdi az önce Robert Redford dun Son Kale ( Last Castle ) adlı filmini izledik.


Malum bu filmi izlemeye şirket olarak acayip yenildiğimiz bir futbol maçı sonrasında karar verdim. Çünkü maçta organize olamadık sonuçta yenilmedik fena halde ezildik.



Bu cumartesi günü burda olanlara çok teşekkür ediyorum, olamayanlara olumsuz birşey söylemek istemiyorum.

Ama takım olabilmenin ilk adımı birlikte olabilmektir. Bir iş ortamında sosyal anlamda birlikte olabilmek çok kolay olmuyor bu gibi fırsatları değerlendirmek lazım. Özveri hakkında da size yazılar yazdım daha önce.


Şimdi filmi izledik filmde bir sürü konu işleniyor filmde. Beni en heyecanlandıran iki konu var.

Birincisi güçlüye karşı zayıfın bir şekilde galip gelmesi.

İmkansızlıklar içinde olanın bir şekilde bütün imkanlara sahip olana üstün gelmesi, bunun planlanabilmesi, buna cesaret edilebilmesi.



İkinci olarakta generalin ekibi, durumu analiz ve motive etme taktikleri ve süreci.

( Bu ikincisi aranızda yönetim merakı olan varsa onlar için ayrıca dikkat çekicidir. )



filmden hemen sonra

şavaş, ticaret ve futbol hakkında biraz konuştum.

Bana göre bu üçü arasında ilginç benzerlikler var. Üçününde de kuralları ayrı olmasına rağmen, üçü de kazanırsan keyifli zaten birinde kazanmak zorundasın :)

Kaybedersen keyifsiz. Ben kendim bir işe giriştiğimde kesinlikle keyif almak için girerim. Nedense kaybetmek bana çok keyif vermez.

Ben böyle yazınca savaşır gibi futbol oynadığım, ticarette herşeyi caiz gördüğüm anlşılmasın. Tabii ki hepsinin kendine göre kuralları var.

Burda asıl ilginç olan bunları kazanmak için yapılacak şeylerin benzer olması.

Amaç - Analiz - Ekip - Mücadele

Amaç savaşta hayatta kalmak, ticarette para kazanmak, futbolda gol atmak gibi örneklerle özetlenebilir.

Analiz kimle savaşıyoruz, kimle çalışıyoruz, kimle oynuyoruz. Onların gücü, taktikleri, zayıflıkları gibi özetlenebilir.

Ekip kim savaşacak, kim çalışacak, kim oynayacak. Komutanı, lideri, kaptanı, tek tek her ferdi olarak açıklanır.

Mücadele amaç doğrultusunda yaptığın analizle var olan ekiple gerçekleştirebildiğin performans olarak özetlenebilir.



Savaşı bir kenara bırakıp filmden ticarete değerlendirme yapmak istiyorum. Robert Redford filmde savaş tarihine askerlik tarihine adı geçmiş bir Amerikan generali. Son görevinde, gitme denilen bir yere bir ekip göndermiş sekiz insan hayatını kaybetmiş. Oda kendini bundan suçlu görmüş tabii mahkemede böyle düşünmüş zaten, bir askeri hapisaneye gönderilmiş.

Hapisaneye bir geliyorki despot bir albay, şiddetle yönetiyor hapisaneyi, mahkumları düşman görüyor, kulelerden onlara mermi sıkmayıda kahramanlık görüyor. Ayağı savaş alanına basmamış ama kendini komutan zannediyor. Neyse bizim general biraz olaya sessiz kalmayı deniyor ama olmuyor tabii. Kolları sıvayıp işe koyuluyor amaç hapisaneyi ele geçirmek.

Ekibi tek tek analiz ediyor, rakibi ve bütün hamlelerini tek tek analiz ediyor, tıpkı bir satranç oynar gibi isyanı başlatıyor. Şimdi olay isyan gibi görünebilir ama hazırlık ve plan kısmı filmin uzun zamanını alırken, icraat kısa bir bölümünü alıyor. Tıpkı olması gerektiği gibi, ticarette de adım adım her aşama dikkatle planlanmalı. Kar sona yakın zamanda gelir.

Filmdeki gibi herkes üzerine düşen görevi fazlasıyla ve tam zamanında yapmalı. İster er, ister general birinin görevi ihmali veya yetersizliği toplam başarıyı etkiler.

Sonuçta bu konulu bir çok yazı yazdım sizlere. Bir takım olmadan yanındaki için savaşmadan bir şey kazanılmaz diye.

Bana diyorlarki bu yapmaya çalıştığın özel sektörde olmaz, burda herkes birbirinin kuyusunu kazar. Herkes kendine çalışır. Kurallar koy, tuvalet kullanımından giriş çıkışlara kadar. Senin firma çiftlik gibi. İnatla mücadele edeceğim, sahada ekibimle birlikte bir takım kurana kadar savaşacağım. Bundan emin olun.

İşte bizimde ufak bir firmamız var, bir çok imkansızlığına karşın elinde olan imkanlar da var. Yetenekli azimli ve fedakar çalışanlarımız var. Büyüyoruz. Varolan imkanları analiz edip bunla başarmanın bir çaresini bulacağız.

Bence olacak çok kalmadı.

18 Temmuz 2008 Cuma

şirket blogumuz açıldı blog HediyeDenizi

Modern bir kavram olan şirket blogu Türkiye'de daha birçok firmada yokken HediyeDenizi.com'da açıldı.

Çalışanların, üyelerin, müşterilerin, interaktif bir şekilde katılabileceği rahat bir şekilde istediği konu hakkında yorum veya öneri bırakabileceği. İsterse makale ekleyebileceği bu site kısa zamanda hem e-satış konusunun hem de hediye meraklılarının uğrak yeri olacak gibi görünüyor.

Oldukça özgür bir platform olması için elimizden geleni yapacazığ.

Katılımınızı önerilerinizi bekliyoruz.

sonunda patladık



Geçen hafta sevgili sitem HediyeDenizi.com ömrü hayatında görmediği trafiği gördü.

Daha önce hakkında bir makale yazdığım doğum günü takvimi sayfası geçen hafta başında beklenmeyen hafif bir trafik artşı gösterdi.

Hemen arkasından sayfanın site üzerinden tavsiyelerinde bir kıpırdanma oldu, üçüncü gün sayfa hakkında öneriler ve teşekkür mailleri geldi.

Dördüncü gün artık keyfi çıkarılacak bir trend başladığına emin olduk. Önce 5000 sonraki gün 10.000 bir diğer gün 40.000 ve o güne kadar hayallerimizi süsleyen 80 bin tekil ziyaretçi.

Aman maşallah deyin. Devam etmesi en büyük temennimiz. İnsanlar keyif aldıklarını belirten öneriler, ve çok şımartıcı teşekkürler yazıyorlar. Bu da beni yayılmanın devam edeceği konusunda umutlandırıyor.

Sanırım bu patlama ve patlatma dedikleri olay bu olsa gerek. Bize bu güzel duyguyu yaşatan ziyarteçilere ve sevgili ekibime, alıntı yaptığımız sitelerin sahiplerine çok teşekkür ediyorum.



17 Temmuz 2008 Perşembe

e-satış siteleri birçok insanın iştahını kabartıyor

google'da adımı aradım. Bunu arasıra yaparım. İtiraf edeyim sıklıkla yaparım :)

birde ne göreyim

Molaverrahatla: Hayatımın Son Günlerdeki Fihristi
Son günlerde keşfedip çok beğendiğim bir e-satış sitesi sahibinin blogu: Fatih Pakdamar E-Satış siteleri son zamanlarda birçok insanın iştahını kabartıyor ...www.pazar-lamaca.com/2008/06/hayatmn-son-gnlerinin-fihristi.html - 30k - Önbellek - Benzer sayfalar

bir blog yazarı Arzu Cihangir yazılarımı okurlarına tavsiye etmiş hem de link vermiş.

İnsanın yazdıklarının okunmasının verdiği o sıradışı keyfi yaşadım artık, sanırım bir ömür kimse okumasa beni yine de yazarım.

Yazara gösterdiği ilgiden dolayı teşekkür ediyorum.

Ayrıca bloğu pazar-lamaca.com son derece okunmaya değer onu da bildirmek isterim.

16 Temmuz 2008 Çarşamba

ilk milyon dolarım



Emekliliğime sakladığım porojelereden biridir "İLK MİLYON DOLARIM".

Basitçe anlatırsam, emekli olunca bir kitap yazıyorum ilk milyon dolarımı nasıl kazandığımı şöyle bir hayat hikayemle de harmanlayarak anlatıyorum. Deli gibi satıyor 1 milyon dolar da kitaptan kazanıyorum.

Niyetimiz niyet :)

Şimdi bu projenin iki şekilde hayata geçirilme şansı var

1- Bu kitabı yazmak için gerçekten ilk bir milyon doları kazanmam lazım.

2-Aslında ortada bir milyon dolar yokken hayat hikayemi yazıp, kitabın satışından bir milyon doları kazanmam lazım.

Tabii bu durumda kitabın son sayfasına, "Sayın okurlar işte bütün olanlar oldu, ben çok çalışmama rağmen istediğim paraya ulaşamadım, ama kısmetse sizler bu kitabı aldığınız için ulaşacağım." yazılabilir. (sanki Secret başka bir taktik mi)

Bir ara 2 numaralı versiyonu düşünmedim değil ama Türkiye'deki kitap okuma oranı!! ve kitap fiyatları beni 1. maddeye yöneltti. Durum böyle olunca da işin bir orjinalliği kalmadı ben de artık birçoğu gibi ticaret yaparak para kazanmaya uğraşıyorum.

Yine de fikrin orjinalliğine saygımdan dolayı buna bir makale yazmak gerekir diye düşündüm.

:)

13 Temmuz 2008 Pazar

Doğum Günü Takvimim

Doğum Günü Takvimim

18 Temmuz 2008
02:37 itibarı ile

23 Mayıs 1975
Bir Cuma günü dünyaya geldin
Sen doğalı 403 ay geçti
Sen doğalı 1730 hafta geçti
Sen doğalı 12110 gün geçti
Sen doğalı 290641 saat geçti
Sen doğalı 17438497 dakika geçti
Sen doğalı 1046309825 saniye geçti

Şu anda 33 yaşındasın
Bir sonraki doğum gününe 309 gün var
Bir sonraki yeni yıla 166 gün var
Hicri takvime göre doğum tarihin 12 Cemaziye'l-Evvel 1395
Tahmini ana rahmine düşme tarihin 16 Ağustos 1974

Ortalama Türk erkeği ömrüne 33 yılın kaldı
Ortalama gelişmiş ülkelerdeki erkek ömrüne 39 yılın kaldı
Ortalama Türk kadını ömrüne 38 yılın kaldı
Ortalama gelişmiş ülkelerdeki kadın ömrüne 46 yılın kaldı
Allah uzun ömürler versin

Senin yaşına eşit bir ördek 9 yaşında
Senin yaşına eşit bir keçi 6 yaşında
Senin yaşına eşit bir kedi 17 yaşında
Senin yaşına eşit bir at 19 yaşında
Senin yaşına eşit bir balina 169 yaşında

İkizler burcundansın
Burç taşın Zümrüt


Burç Uyumları
Terazi ve Kova burçlarıyla uyumun çok iyi.
Yengeç, Aslan, Koç ve Boğa burçlarıyla uyumun iyi.
Akrep, Oğlak ve Balık burçlarıyla uyumun orta.
Başak ve Yay burçlarıyla uyumun kötü.

Burcuna göre çiçeğin Gül
Gül ikizlerin sembolüdür. Çiçeklerin kraliçesi özellikle ikizleri etkiler. İkizler sadece onun çekiciliğini değil onun nasıl yetiştirileceğini de bilir. Bakımı ve diğer işlerine de hakimdir.

İkizler burcunun ünlüleri;
Adile Naşit Bülent Ecevit Tansu Çiller
Çetin Altan George Bush J.Paul Sartre
Marilyn Monroe Clint Eastwood Tony Curtis
Che Guevera John F. Kennedy John Wayne
Thomas Mann Erdal İnönü Şebnem Özinal
Kerem Alışık Kenan Doğulu Nilüfer
Bülent Ersoy


İkizler burcuna uygun meslekler;
Komisyoncu, bankacı, yargıç, avukat, diplomat, edebiyatçı, yazar, kuyumcu, mufettiş, gazetecilik, radyo sunuculuğu, bilgisayar uzmanlığı

İkizler burcunun gök cismi: Merküri: Zeka, Hareket temsilcisi

Kader Sayın 5 (Yazıcı)
Dogustan Merkur ozellikleriniz var. Enerji canlisiniz.Ince bir zekanizin yani sira iyimser bir kisiliginiz var. Yasam sizin icin cesaret gerektiren bir macera. Eglenmesini dahasi yasamasini cok iyi biliyorsunuz. Yasamin degiskenligi sizin degisik ve cesitlilige olan duskunlugunuzle tam bir uyum icinde oldugundan yasama rahatlikla ayak uydurabilirsiniz. Dunyanin merkezi olmaktan hoslaniyorsunuz. Ama olmadiginizi bir turlu kabul etmek istemiyorsunuz.Ozgurlugunuze cok duskunsunuz. Ve hic bir seyin sizi ozgurlugunuzden alikoymasina izin vermiyorsunuz.Sozcukleri kullanmada cok basarilisiniz. Bundan dolayi konusmaya dayali mesleklerde cok basarili olursunuz. Eglence ve yazin dunyasinda bir yildiz gibi parlayabilirsiniz. Ancak ustun konusma yeteneginiz bazen sorunlarada yol acabilir.Bilmediginiz konulara dalarak mahcup olabilirsiniz.Degisken bir karakteriniz var. Bu kotu bir ozellik degil.Kimileri icin bir zevk de denilebilir. Size gore akilli insan zamana ayak uydurmak zorundadir.Ihtiyaclarinizin neler oldugunu biliyor ve bu ugurda yapmaniz gerekenlerden kacmiyorsunuz. Sizin icin mutluluga giden yol buradan geciyor. Her ne pahasina olursa olsun almak.Mutluluk kendinizi ifade etmek ve basariya ulasmaktir.

Dogum gününüze göre hangi hayvansın? (Aslan)
Siz lider olmak için doğmuşsunuz. Sözünü dinleten, dediğini yaptıran birisiniz.
Kararlı tavırlarınız çevrenizdekileri etkiliyor.
İnsanların arkadaş olmak isteyebiliceği birisiniz.

Burcunuza göre tatil seçeneğin;
İkizler için seyahat, yeni şeyler öğreneceği, heyecanlı deneyimler yaşayacağı, ufkunu genişleteceği ve hayatına yeni bir bakış açısı kazanacağı harika bir fırsat demektir. İkizler insanı tatile dinlenmek için değil, değişiklik için gider. Tatil programı yaparken dikkat etmesi gereken en önemli konu, gittiği yerde kafaca ve fiziksel olarak tamamen meşgul olabileceği aktivitelerin olmasıdır. Plajları, tarihi yerleri, müzeleri, alışveriş merkezleri, güzel manzarası olan ve kısa geziler yapabileceği diğer tatil yörelerine yakın bir yer seçmelidir. İkizler burcu, Yay ve Balık gibi çift bedenli bir burçtur, tatilinde iki ülkeye, iki şehre birden gitmek isteyebilir.
İkizler burcu, bulunduğu yörenin kültürünü, yaşam tarzını yansıtmayan lüks otelleri tercih etmez. Onun yerine minik otelleri, pansiyonları, aile işletmelerini tercih eder. Haberci ruhlu İkizler'in odasında bir TV, yakınlarda ise gazete bayii ya da kitapçı olmalıdır.

Burcunuza göre şarkı; Ehh sizin bu karmaşık ruh haliniz pek şaşırtmadı bizi. Şıpsevdisiniz bu gün çiçek der yarın kelebeği seversiniz. Bizce en güzeli size biçilmiş kaftan Nazan Öncelde "Aşık değilim olabilirim.. yüzde elli sevebilirim.."

Doğum günlerinde dünyadaki hit şarkıları öğrenmek istiyorsan tıkla
Burcunuza göre internet alışkanlıkların; İkizler burcu Zodyağın en kıl burcudur. Varsa yoksa forumlarda rep peşinde koşan keza sevilen sevimli bir burçtur. Değişkendir sohbet odalarında bir gün psikolog sonra ki gün astrolog abartıp ürolog bile olabilir.

Burcunuza göre giyim tercihlerin; Kıyafet seçimi konusunda oldukça cesur olurlar. Herkesin kolayca giyemeyecekleri kıyafetleri büyük bir rahatlıkla giyerler. Cesaretleriyle insanları şaşırtırlar. Çok abartılı ve bol renkli giysileri tercih ederler.



Korkuların; Bilgi verme ve bilgi alma işlevini sürdürememek, ellerini ve konuşma yeteneğini kaybetme korkusu




Sen doğduğunda cumhurbaşkanımız Fahri Korutürk idi. Biyografisi için tıkla

Sen doğduğunda başbakanımız Süleyman DEMİREL idi




Doğduğunuz yıl asgari ücret: 1200 TL

Sen doğduğun gün Amerikan Doları 14.28000 TL idi

Sen doğduğun gün Alman Markı 6.06900 TL idi




Doğduğun günün Hürriyet Gazetesi ilk sayfası :






1974-1975 sezonunun şampiyon takımı Fenerbahçe, gol kralı Ömer Kaner (Eskişehirspor) 14 gol
1975-1976 sezonunun şampiyon takımı Trabzonspor, gol kralı Cemil Turan (Fenerbahçe) 14 gol



Sen doğduğun gün gökyüzünde ay tam olarak böyle görünüyordu,

Nerdeyse dolunaymış :)




Senin doğduğun tarihte bunlar oldu

Tarih Bilgi



23/05/1795 Olay Fransa'da kadınların toplantılara katılması yasaklandı.


23/05/1906 Ölüm Norveçli yazar Henrik İbsen


23/05/1919 Olay İzmir'in Yunan kuvvetlerince işgalini kınamak amacıyla İstanbul Sultanahmet Meydanı'nda yapılan mitinge 200 bin kişi katıldı.


23/05/1928 Olay Türk Vatandaşlığı Kanunu kabul edildi.
23/05/1928 Olay Tekke ve zaviyeler kapatıldı.


23/05/1938 Olay İstanbul Elektrik Şirketinin hükümetçe satın alınmasına ilişkin sözleşme Ankara'da imzalandı.


23/05/1943 Ölüm Hikaye yazarı Hulusi Koray öldü.


23/05/1945 Olay Almanya'daki Nazi rejiminin baskı örgütü SS birliklerinin başı, gizli servis Gestapo'nun ikinci adamı ve Hitler'in Avrupa'daki Yahudileri yok etme programının mimarı Heinrich Himmler, İngiliz birliklerince tutuklandığının ertesi günü intihar etti.


23/05/1949 Olay Sovyet lideri Josef Stalin Berlin ablukasını kaldırdı ve II. Dünya Savaşı sonrası ikiye bölünen Almanya'nın batısında federal cumhuriyet ilan edildi.


23/05/1951 Doğum Dünya Satranç Şampiyonu, uluslararası büyük usta Anatoliy Karpov


23/05/1960 Olay İsrail ajanları 6 Milyon Yahudinin ölümünden sorumlu tutulan Adolf Eichmann'ı Arjantin'de ele geçirdi. Eichmann yargılanmak üzere İsrail'e götürüldü.


23/05/1965 Olay Adalet Partisi Antalya Milletvekili İhsan Ataöv "Milliyetçi öğretmenler ayaklandığı gün içim müsterih olacaktır. Ölenler şehit, kalanlar gazi sayılacaktır" dedi.


23/05/1971 Olay İstanbul'da sokağa çıkma yasağı kondu. 25 bin asker ve polis kentte arama yaptı.


23/05/1978 Olay İmralı Cezaevi'nden kaçan Amerikalı Billy Hayes'in yazdığı roman Geceyarısı Ekspresi adıyla sinemaya aktarıldı. Türkiye, filmi protesto etti.


23/05/1983 Olay "Çizgilerle Nazım Hikmet" kitabında komünizm propagandası yaptıkları iddiasıyla Müjdat Gezen ve Savaş Dinçel tutuklandılar.


23/05/1991 Ölüm CHP'nin eski genel sekreterlerinden Kemal Satır öldü.


23/05/1992 Olay İstanbul'a 117 yıl hizmet eden Galata Köprüsü yerinden sökülerek Haliç'e çekildi.


23/05/1994 Ölüm Seramik sanatçısı Atilla Galatalı 58 yaşında öldü.


23/05/1995 Olay ''Kömür kralı'' olarak tanınan Yeni Günaydın ve Tan gazetelerinin sahibi Bekir Kutmangil silahlı saldırıda öldü.


23/05/2002 Olay Ankara'nın en eski ve en büyük sinemalarından Akün, 1975 yılında Ertem Eğilmez'in unutulmaz filmi ''Hababam Sınıfı'' ile açtığı perdelerini, yine aynı filmle bir daha açılmamak üzere kapattı.










Doğum Günü Hesaplama sayfası, HediyeDenizi.com'un size hediyesidir





Copyright HediyeDenizi.com ©2005
designed & powered by tekrom

3 Temmuz 2008 Perşembe

Müşteriler Neden Ve Ne Zaman Satın Alırlar?

...Satış görevlisi ve diğer şirket çalışanları, satış süreci boyunca müşteriye iyi davranırlarsa, müşteride satın alma isteği uyanır...


HediyeDenizi.com satışlarını etkileyen faktörleri araştırıken ilginç bir makaleye rastladım. Biraz da eklemeler yaparak bu yazıyı oluşturdum. Satış herşeydir, diye düşünenlere çok faydalı olacağından eminim.





Müşteriler Neden Ve Ne Zaman Satın Alırlar?


İnsanların satın alma kararlarını etkileyen 2 faktör vardır. Kaybetme korkusu ve kazanma isteği. Müşteriyi satın almaya iten, büyük ihtimalle o ürünü ve hizmeti kullanamamaktan veya o ürüne veya hizmete sahip olamamaktan doğan memnuniyetsizlik hissidir. Çünkü satın alma kararının arkasında yatan temel itici güç, müşteri lehine “iyileşme” ve “gelişme”dir.


>>İyileşme ve gelişme adına ürüne ve hizmete ihtiyacı varsa,

>>Ürün ve hizmetin yararlarının müşteriye ne sağlayacağı onlara gösterilirse,

>>Müşteriler, ürünün ve hizmetin kendilerine sağlayacağı yararları ile ödedikleri para arasında olumlu yönde bir bağ kurarlarsa,

>>Satış görevlisi ve diğer şirket çalışanları, satış süreci boyunca müşteriye iyi davranırlarsa, müşteride satın alma isteği uyanır.



Satış temsilcisi, müşteride satın alma çekim gücü oluştururken ve motivasyon yaratırken, insanların karar vermelerini etkileyen yukarıdaki 2 unsuru hesaba katmalıdır. Satın almaya geçmeden önce müşterinin zihninde “şimdi”nin ve “gelecek”in resimleri vardır. Şimdiki durumda sahip olmamaktan kaynaklanan yoksunluğun verdiği huzursuzluk ve kaybetme korkusu ne kadar yoğunsa, müşterinin sahip olamamaktan kaynaklanan huzursuzluktan kurtulma dürtüsü de o kadar güçlü olur.

Müşteriler şimdiki durumdan gelecekteki duruma, doğru satın alma davranışında “çekim gücü” oluştuğunda geçerler. Bu sebeple, çekim ne kadar güçlü olursa, müşterinin satın alma olasılığı da o kadar yüksek olur. Satış süreci müşterinin zihninde hem şimdinin resmini hem de geleceğin resmini çizmeyi öngörür. Çünkü; müşteriler yoksunluktan uzaklaşarak tatmine yaklaşmak isterler. Bir şeyden yoksun kalmak, ona sahip olamamak ve onu alamamak muazzam derecede stres yaratır ve insana acı verir. Kişi, bu acıdan kurtulmak ve bir şeyden yoksun olma duygusunu yaşamamak için alışveriş yapar, yani satın alır.

Kaynak: İlhan Ürkmez’in “Yaratıcı Kaynak” isimli kitabından alınmıştır.
http://www.kobifinans.com.tr/tr/bilgi_merkezi/021401/15948 den alınmıştır.



Buna ek olarak benim söyleyeceklerim,





işte bu sebeptendir ki,

"abi al bu lcd yi, pijamalarını giy rahat rahat kurul koltuğuna" denir
"yada al bu arabay,ı servisi unut, başın ağrımasın" denir
"artık eve kendi arabanla git, kimseyle uğraşma" denir
"yardımcı olmamı istermisiniz " denir
"bizim görevimiz size yardım etmek" denir
"tabii ki sizin kararınız, ama genelde bunu alanlar çok memnun" denir

onun için bir ürün ve hizmeti satarken bu ürün niye alınır alanı ne tür sıkıntılardan ne tür rahatıklara kavuşturur diye çok ciddi düşünmek ve bunu lisanı halle potansiyel alıcıya aktarmak gerekir.

"çoçuğu sevincekse"
"annesi onunla gurur duyacaksa"
"sevgilisi onu daha çok sevdiğini bilecekse"
"hediye almayınca arkadaşı üzülecekse"

bunu her fırsatta yazmak ve ona iletmek lazım değil mi ?

bunları yaptığınız her iş için çok iyi düşünelim

hiçbir şey yapamıyorsanız yurakarıda 4. madde de yazdığı gibi müşteriye iyi davranmak lazımmış.


Hepinize iyi satışlar.


1 Temmuz 2008 Salı

e-ticarette Hangi Alana Yoğunlaşsak Daha Verimli Olur diye sorduk Tasarım demediler.

Sitemiz nasıl ? diye hangi profosyonele sorsam ilk önce tasarımı baştan başa değiştirmem gerektiğini söylerlerdi. Tabii ben bir fizikçi olarak deneysiz hareket etmeyi sevmiyorum. Hele aşık olduğum bilim istatistik olmadan yaptığım işten hiç keyif alamıyorum.

Gerçeğe en yakın olan şey olarak gördüğüm istatistik hakkında ayrıca bir makale yazacağım kısmetse.

Konuya döneyim.

HediyeDenizi.com sitesini 2005 de kurduğumdan beri bu konunun tekniği ile ilgili hangi kurumla görüşsem bana ilk söylenen şey tasarımın
baştan aşağı değişmesi gerektiği idi. Oysa üyelerimize yaptığımız anketler bunun hep tersini söyledi. Aşağıda farklı tarihlerde üyelerle yaptığım anketleri sizle paylaştım.

Görüldüğü gibi üyelere, "hangi alana yoğunlaşsak daha verimli olur" sorusu yöneltildiğinde ilerleyen zamanlarda oranı artmasına rağmen tasarım her zaman en az oyu almıştır. Bunu yorumladığımda alım kararını etkileyen en büyük etkenin tasarım olmadığını düşünüyorum.

Zaten gerçek hayatta da böyle değil mi, en yakın süper markete gitmiyor muyuz, lezzet en salaş esnaf lokantalarında değil mi, yol üstündeki ayakkabıcıya yada büfeye uğramaz mıyız hep, en ekonomik olan bilgisayar mağazasını bulmuyor muyuz ?

O zaman nedendir bu tasarım tabusu, tasarlayınca herşey olur anlayışı.

Bu veriler ve benim tecrübelerim gösteriyorki, web perakendecilik işinde
özellikle başlangıçta tasarım işin önemli bir parçasıdır, ama en önemli parçası değildir.

Ne zaman tasarım en önemli konuma gelir, sitenin diğer şartları sağlandığında, ve eş şartlarda rakipler de oluştuğunda en önemli konuma gelir. Örneğin ürün sayısı gibi, örneğin güvenilirlik gibi, fonksiyonellik gibi, fiyatların cazibesi gibi şartlar yerine oturduktan sonra iki rakip sitenin daha cici olanı daha keyif vereni tercih edilebilir. Bizim 2005 anketimiz ve 2008 anketimiz arasındaki fark da bunu destekliyor sanırım.

Bu makaleyi niye yazdım, e ticarete yeni başlayanlara bakıyorum iki yıl geçmiş hala tasarım yapıyor. Hala siteyi yayınlamamış bile, en büyük bütçeyi ona ayırmış. Hoş çok suçu da yok çoğu profosyonel ona bunu önermiş !

Hayatın çoğu alanında olduğu gibi, bu alandada gördüğüm şudur
satmak herşeydir satarsan hepsi olur. Bir işletmede satmak için en önce ne gerekiyorsa o yapılmalıdır.

Türkiye'de de artık web perakendecilerine tasarımdan başka şeyler önerilmelidir. Strateji gibi, pazar seçimi gibi, müşteri analizi gibi, mail pazarlama gibi, içerik oluşturma gibi, otomatik içerik gelişimi sağlama gibi, geri dönüşümü ölçülebilir reklam gibi, tedarikçi zinciri oluşturma gibi, tedarikçi zinciri yönetimi gibi, e-tüketici alışkanlıkları gibi, finans gibi, sanal pos ve yönetimi gibi, muhtemel tüketici davranışları tahmini gibi...

Nihayetinde bu iş Amerika'da keşfedilmiş olabilir, ama biz yurdum insanına ürün ve hizmet satıyoruz. Onların fikrilerini, alım kararını etkileyen dinamikleri, memnuniyet kriterlerini bilmemiz gerekiyor artık.

Size bu dinamiklerden bazı ipuçları.




Hangi alana yoğunlaşsak daha verimli olur ?
isimli ankete ait istatistikler;

2008-06-09 17:35:36
% YüzdeÜyeÜye Degil
[ 29 ] Ürün sayısı%17.79 [8] %28.57 [20] %71.43
[ 24 ] Alışveriş kolaylığı%14.72 [4] %25.00 [12] %75.00
[ 24 ] Güvenilirlik%14.72 [7] %30.43 [16] %69.57
[ 23 ] Site tasarımı%14.11 [7] %30.43 [16] %69.57
[ 63 ] Fiyatların pahalılığı%38.65 [25] %44.64 [31] %55.36








Hangi alana yoğunlaşsak daha verimli olur ?
isimli ankete ait istatistikler;
2007-08-14 10:03:09
% YüzdeÜyeÜye Degil
[ 52 ] Ürün sayısı%18.18 [13] %25.00 [39] %75.00
[ 39 ] Alış veriş kolaylığı%13.64 [15] %21.74 [54] %78.26
[ 23 ] Site tasarımı%8.04 [3] %13.04 [20] %86.96
[ 103 ] Fiyatların pahalılığı%36.01 [26] %25.24 [77] %74.76










Hangi alana yoğunlaşsak daha verimli olur ?
isimli ankete ait istatistikler;
2005-10-13 12:40:43
% YüzdeÜyeÜye Degil
[ 121 ] Ürün sayısı%36.01 [0] %0.00 [0] %0.00
[ 41 ] Alış veriş kolaylığı%12.20 [0] %0.00 [0] %0.00
[ 55 ] Güvenilirlik%16.37 [0] %0.00 [0] %0.00
[ 20 ] Site tasarımı%5.95 [0] %0.00 [0] %0.00
[ 99 ] Fiyatların pahalılığı%29.46 [0] %0.00 [0] %0.00




Tabii bu makale tasarımın kıymetini anlamadığım anlamına gelmemeli ben sadece web perakendiciliği işini sadece tasrımdan ibaret gören anlayışı biraz eleştirmek için yazdım bu makaleyi. Yoksa Altı Üstü Tasarım sitesini ve benzerlerini didik didik okumuş, tasarımın bir firmaya neler katabileceğine inanmış biriyim. Size de sayın Mehmet Doğan'ın o çok verimli sitesini okumayı mutlaka tavsiye ederim.

Buradaki asıl konu, web sitesi yapmakla webden satış yapmanın aynı şey olmadığını anlatmaya çalışmaktır.

30 Haziran 2008 Pazartesi

Doğum Günü Hesaplama Ya da Doğum Günü Takvimi

...Hangi gün doğdunuz, ortalama türk insanı ömrüne kaç yılınız kaldı, kaç kedi yaşındasınız, doğduğunuz günkü hürriyet gazetesi ilk sayfası nasıldı, burcunuz ve detayları, doğduğunuz yılki asgari ücret, doğduğunuz yıl ki dolar ve mark fiyatları, o günkü ayın görünümü, doğduğunuz gün tarihte olan olaylar... bunları merak ederim diyorsanız aşağıdaki makale tam size göre.



Google da "doğum günü" yazınca yukarılarda çıkmak için uzunca süredir uğraşır dururum. Oldukça yüksek trendli bir arama olduğu için çok şimdiye kadar pek yukarı tırmanamadım. En iyi sonucum 12.-15. sıralar oldu.

Bu amaçla ilgi çekecek bir içerik arayışında iken, oldukça ilginç şeyler buldum. Çok kopyalamayı sevmiyorum ama ne yapayım adamlar bizden doğal olarak ilerideler Amerika'yı bir daha keşfetmek için de açıkçası çok zaman ayırmıyorum. Benim asıl amacım bulduklarımın tercümesinden ziyade Türkiye yorumunu sunabilmek.

Bu aramalar sonucu ilk ulaştığım site http://www.paulsadowski.com/birthday.asp doğum günü hesaplama sayfası oldu. Oldukça hoş veriler sade bir şekilde toplanmış. Gezmenizi tavsiye ederim. Bu sayfada, kaç yaşındasınız, siz doğalı kaç hafta, kaç gün, kaç dakika, kaç saniye geçti gibi hesaplama verileri, Hangi gün doğduğunuz. Burç taşınız, Maya, Çin, Arap takvimine göre burçlarınız gibi veriler. Sizinle aynı burçta olan ünlüler, doğduğunuz yılın hit müzik parçaları, en çok satan albümleri, gibi hoş ve ilgi çekecek veriler bir araya toplanmış. Şanslı numaranız, o yılki bazı Amerikan nüfus istatistikleri, ve doğduğunuz gün ayın görünümü ile sonuçlanmış.

Doğduğun gün ne oldu, sen doğduğunda ne oldu, cümlelerinde aramalarımı derinleştirdiğimde karşıma ikinci olarak http://www.kakophone.com/kakorama/EN/ sayfası çıktı. Bu sayfa daha az veri içermesine rağmen görsel olarak daha hoş bir çalışma olmuştu. Doğum tarihi girdikten sonra, siz doğduğunuzda Dünyada Ne oldu ( on Earth ) Uzayda ne oldu ( in Sky ) diye iki ayrı seçenek hazırlamışlar. Doğum günü hesaplama larını iki ayrı formatta oluşturmuşlar.

İlki doğduğunuz günkü Time dergisi kapağı veya Rolling Stones dergisi kapağı, doğduğunuz yıl Nobel alan bilim adamları, o yılın Oscar'ları, sizle aynı günde doğan ünlülerin isimleri gibi verileri içeriyor. İkinci kısım ise sizin doğum tarihinize göre, burcunuz, taşınız, gök cisminiz, ayın dünyadan o günkü görünüşü ve farklı medeniyetlere göre burçlarınız hakkında bilgileri listeliyor.

İşte bütün bunları inceledikten sonra sonunda Doğum günü hesaplama, ve Doğum günü takvimi kelimesindeki aramalarda tepeyi zorlayacağını düşündüğüm daha hoş, daha yerel ve daha kompleks bir içerik oluşturduk. İyi ki de yapmışız, çok beğenildi ve kısa sürede umduğumdan çok fazla ilgi gördü. Kullananlardan bir sürü teşekkür maili aldık bile.

Bayanlar baylar karşınızda Türkiye'nin en kapsamlı, Doğum Günü Takvimi

HediyeDenizi.com tarafından üretildi, hangi gün doğdunuz, ortalama türk insanı ömrüne kaç yılınız kaldı, kaç kedi yaşındasınız, doğduğunuz günkü hürriyet gazetesi ilk sayfası, burcunuz ve detayları, doğduğunuz yılki asgari ücret, doğduğunuz yıl ki dolar mark fiyatları, o günkü ayın görünümü, doğduğunuz gün tarihte olan olaylar gibi rakiplerine göre çok daha fazla, hoş ve eğlendirici istatsitikler içeriyor ve her geçen gün gelişiyor.

Bütün bunları niye mi yaptık, siz biraz eğlenin hoşça vakit geçirin ve dostlarınıza tavsiye edin, onlar da HediyeDenizi.com dan haberdar olsun diye.

Tavsiyeleriniz ve çok kıymetli link destekleriniz için şimdiden çok teşekkür ederiz.

HediyeDenizi.com



Doğum Günü Hesaplama Doğum Günü Takvimi Doğum Günü Öğrenme Doğum Günü Bulma

12 Haziran 2008 Perşembe

Akıllı patron çalışanını kaybetmemek için her şeyi yapar.

Bu ikinci oldu elemanlarım beni bir konuda eleştirdi, demokrat bir adam olmaya çalışıyorum eleştirmek okey ama bu eleştiriyi haksız bulduğum için birşeyler yazmak lazım geldi.


Söz konusu eleştiri benim HediyeDenizi.com u

"çalışan çalışsın çalışmayan gitsin, şartlar bu..."
veya
"kimse vazgeçilemez değildir..."
veya
"sen olmasan birini bulurum nasıl olsa..." anlayışı ile yönettiğimdi.

bunlara kesinlikle katılmıyorum

Geçen ay işten çıkardığımız 3 arkadaşınızda artık defalarca uyarıdan sonra bile düzelemeyen kronik devamsızlık ve işe gelmeme hastalığına yakalanmıştı. Onları motive etmek için elimizden geleni yaptık ödüllendirdik, cezalandırdık, tedavi için ne gerekiyorsa yaptık hem de aylarca yaptık ama artık yapacak birşey maalesef kalmamıştı .

Bu konuda en genel olarak görüşlerime gelince ataların bir sözü vardır "bir adama güvenip iş kurulmaz" diye. Ölüm var kalım var haklılar ama asıl olan kurumsal devamlılıktır.

ama yine de bütün bunlara rağmen hiçbir patron, ya da en azından çoğu patron zırt pırt çalışan değiştircek kadar

akılsız değildir.

Bir firma için en olumsuz şey zırt pırt çalışan değiştirmektir, tıpkı bir çalışan için de en olumsuz şeyin zırt pırt işyeri değiştirmek olduğu gibi.

Çünkü her eleman ayrı bir risktir,
işe alması vakittir paradır risktir,
diğer çalışanlarla uyuşması risktir,
hırlıdır hırsızdır, huyludur huysuzdur risktir,
ayrılması risktir,
şirket mahremiyetlerinin çiğnenmesi risktir,
yaşadığın duygusal anlar ( işten çıkarma anı gibi) sağlık açısından risktir,
tedarikçiler gözünde sık sık çalışan değişmesi risktir,
her geleni eğitmek firma kültürünü anlatmak paradır vakit kaybıdır risktir,
her gelen kafasına göre sistemi değiştirir risktir,
eski çalışanın iyi ilişkileri kayboluverir yenisi aynı ilişkileri kuramayabilir risktir,
çok kıymetli vakitler kaybolur risktir,


bu konudaki çoğu adım risktir, risktir, risktir,



Asıl olan devamlılıktır, işte, evlilikte, dostlukta, hayatta, herşeyde.

AKILLI ve PARA KAZANMAYI İSTEYEN HER PATRON

ÇALIŞANI KAYBETMEMEK İÇİN HER ŞEYİ YAPAR

AMA YAPABİLECEKLERİ İMKANLARI DOĞRULTUSUNDADIR.

Beni eleştiren sayın çalışanlarım hadi samimiyetime inanmadınız (ya da ben size hissettiremedim) anlarım ama
hiç değilse zekama saygı duyun :)

Demek isitiyorum ki iş gören bir çalışanı kaybetmek aptallıktır, akılsızlıktır, beceriksizliktir... ...


Sizi seviyorum, işimi seviyorum, onu ayakta tutmak için herşeyi yaparım.


Kariyerinizi iyi planlayın, çok özeleştiri yapın.


Siz de işinizi sevin, onun için uğraşın, çabalayın, kendinizi geliştirin, ve çok çalışın.


9 Haziran 2008 Pazartesi

About me Fatih Pakdamar www.HediyeDenizi.com manager.

Mr. Fatih Pakdamar.

i was born in Kahramanmaraş / Turkey in 1975. Finished Anotolian High School in 1993 at the same city.

Started to istanbul universtiy physics department, and ended it up at 1998.

i've been in Ny at columbia university as a foreing language student for a year and been in UC berkeley as a graduate b.a. student betwen 1999-2000.

i've been wroking on cotton yarn trade and b2c online gift selling.

i've got married and have a 2 years old son.

i have interest on management, b2c, web marketing, and seo.

4 Haziran 2008 Çarşamba

Babaların da bir günü var. ( 15 haziran 2008 babalar günü )

Az önce HediyeDenizi.com üyelerine babaların da bir günü var konu başlıklı bir tanıtım e-maili gönderdik. Ben de genç bir baba olarak sevgililer günü ve anneler gününün gölgesinde kalan babalar günü ve aralarındaki alışveriş yoğunlukları hakkında bir makale yazmak istedim.

Üç yıl kadar önce HediyeDenizi.com'u kurarken anneler gününün mü daha fazla sevgililer gününün mü daha fazla ürün satacağı hakkında ileriye dönük tahminler yapmaya çalışıyorduk. Tabi o zamanlar google trends olmadığı için bu tahminleri klasik perakende verilerini kullanarak ve akıl yürüterek oluşturmak zorunda kaldık.

Çok başarılı tahminler yapamadığımızı ikinci yılın sonunda anlamaya başladım, bir fizikçi olarak az sonra sizlerle paylaşacağım sonuçların sebeplerini tahmin etmek üzere çok düşündüm.

Öncelikle sevgililer günü alışverişlerinin açık ara zirveyi elinde tutması beklemediğimiz birşeydi. Açıkçası anneler günü hediye alışverişlerinin daha hacimli ve fazla olacağını düşünüyorduk. Anneler günü hediye alışverişlerinin paket ortalaması sevgililer günü hediye alışverişlerinin paket ortalamasına göre % 20 daha fazla tuttu ama sevgililer günü toplam hacmi kesinlikle anneler günü toplam hacminin iki katı olarak şekillendi.


Bu sonuçta, bizim hitap kesmimiz, ürün gamımız, etkili olmuş olabilir; ya da 2-3 kardeşin bir annesi ama herkesin bir sevgilisi olabilir :) Anneler günü hediyesinin evde saklanma zorluğu alışverişi sona erteliyor bu da tüketiciyi en yakın hafta sonunda klasik kanallardan alışverişe yönlendiriyor olabilir. Tüketime sevk edici bu günlerin medya ve halk içinde lansmanının etkisi olabilir. Ama bütün bunlar babalar günü alışverişlerinin dramatik şekilde düşük olmasına bir açıklama getiremez.

İşte bu noktada hep geride kalan, coşkusunu içinde tutan, sevincini içinde tutan, biriciklerini belki uyurken seyreden, klasik, otoriter Türk baba anlayışının çok etkili olduğunu düşünüyorum. Yine de her geçen gün ülkemizde babalar ve evlatları arasındaki diyalogun arttığını görüyorum, bu artışın babalar günü hediye satışlarına da yansımasını hem bir baba olarak hem de bir satıcı olarak yürekten temenni ediyorum :)

Bu konuya destek olması amacı ile özel bir babalar günü hediyeleri kategorisi oluşturduk. Ayrıca babalar günü hakkında hazırladığımız özel sayfada da konu hakkında yazı ve makaleler bulabilirsiniz.

Bu arada benim en sevdiğim babalar günü hediyesi henüz internetten satılmıyor maalesef. O el emeği ve sevgiyle üretildiği için oldukça pahalı bir ürün. Yani paranın satın alamayacağı şeylerden...

Bu vesile ile tüm babalara 15 haziran 2008 de sevdikleriyle hoş bir babalar günü geçirmelerini ve mutluluk depolamalarını diliyorum.

Hoşçakalın

30 Mayıs 2008 Cuma

e-ticaret'e yeni başlayanlara tavsiyeler

Haliyle oldukça klasik bir sektör olan tekstilden, elektronik ticarete hızlı bir geçiş yaptığım için sık sık bu konu hakkında sorular alıyorum.

Genel bir gözlemim var ki halkımız hızlı bir şekilde internete ve uygulamalarına ilgi duyuyor ve kullanmak istiyor.

Bir kere bütün ticari firmalar artık bir web sitemiz olsun diyor, web sitesi epeydir yayında olanlar şu google'da nasıl görünürüz acaba diyor.

İnternete yaklaşmayı herkese tavsiye ediyorum, çünkü kendisi oldukça keyifli pratik ve sizi dünyaya açan bir araç.

Kişisel olarak aramalar yapın ister yazılı ister görsel (google.com), ansiklopedi kullanın (vikipedi). Sadece bu ikisi bile bence otomobil ve televizyondan sonra dünyayı en çok değiştirecek iki uygulama olmaya yeter. Bu iki uygulaması bile medeniyet için kesinlikle çok önemlidir.

Sonra kişisel olarak bir web sayfası (blog) açarsınız, yada ticari olarak bir web sayfası hazırlarsınız.

Bu gelişmeler sizi internetin içine hızla çekmeye yeter. Eğer yeteri kadar gelişmiş bir internet kullanıcısı haline gelirseniz. Artık ondan gelir elde etmek isteyebiliriniz. Bu durumda aklınıza ilk gelen internetten birşeyler alıp satmak olacaktır.

Ama sakın ha hemen karşınıza ilk çıkan yazılımcıya 5-10 bin dolar para verip bir satış sitesi kurmayı hedeflemeyin. En temel tavsiyem budur. En yanlış yol budur. İnternetten gelir elde etmenin bir sürü yolu var ve bunlar her geçen gün artmakta. Eğer siz orjinal bir fikir geliştirmediyseniz var olan olanakları kullanmayı deneyin.

Şimdi biraz internetten alıp satmaya yönelik tavsiyelerde bulunayım sonra da diğer gelir modelleri hakkında birşeyler ekleyeceğim.

Öncelikle dünayda ebay.com Türkiye'de gittigidiyor.com'un başarıyla uyguladığı bir model var. Bu sitelerde ürününüzü kolayca satış için listeleyebiliyorsunuz. Ve bu sitelerin bilinirliği ve teknik alt yapısı ürününüzün zahmetsizce arama motorlarında üst sıralarda listelenmesini sağlıyor. Ki bu kıymetli birşeydir yoksa okyanusta bir balık olarak kalırsınız. Birinin oltasının sizi yakalamasının en kolay yolu arama motorlarında görünebilmektir. Tabi kimsenin sizi okyanusta rahatsız etmesini istemeden rahat keyifli yaşayan bir balık olmak istemiyorsanız.

Bu model; az ürün alıp satan ve bu işi denemek isteyenler için harika bir hizmet olmakla birlikte bu yöntemle 10 binlerce ürün satan satıcılar olduğunu da biliyorum, Türkiye'de. Hatta ebay.com'da ürün satmak üzere firmalar kurulduğu ebay iş modeli diye kitaplar yazıldığını bile biliyorum. Bu işi denemenin en az maliyetli en verimli başlangıç yolu budur bence.

İkinci olarak biraz daha gelişmek istiyorsanız, küçük bir web sayfam olsun, kendi sanal pos cihazımdan ödemeleri tahsil edeyim, sitemi biraz daha fazla kişiselleştirebileyim, işime daha yatkın hale getireyim derseniz, yine ben bir satış sitesi yazdırmanızı tavsiye etmem. Çünkü acemi birinin yazdığı sitede binlerce hata, binlerce düzeltme, binlerce çelişki çıkar; çıkmasın derseniz de bu iş çok ciddi bir planlama, zaman ve para ister. Bu konuda da ilk adım hazır satış sitelerinin kullanım haklarını kiralamaktır. Hemenal.com gibi Tekrom Tsoft.com gibi birçok firma bu siteleri uzun zamanda yazmış ve kullanım haklarını belli kapasitelerde belli dönemlerde isteyene kiralıyor. Bu sistemlerde sanal pos entegrasyonu, bazı büyük tedarikçi firmaların ürün entegrasyonu hizmetleri bile size sunuluyor. Hosting desteği, arama motoru optimizasyonu desteği, yani bireysel olarak ulaşması zor ve maliyetli olan bir sürü destek bu yöntem sayesinde sağlanabilir.

İşte bu ikinci metodu da aşarsanız şuanki tecrübeme ulaşmış olursunuz. Buradan sonra siz de bir blog açarsınız yazmaya başlarsınız.


Çok uzatmadan diğer gelir modellerinden de biraz bahsedeyim.

Reklam gelir modeli ilk akla gelenlerden. Bir veya birkaç site oluşturup trafik sağlıyorsunuz bu trafiğe reklam yapıp para kazanıyorsunuz. Google adwords ve adsense bundan sonra klavuz kitabınız oluyor tabii.

Reklam modeli deyince bir model daha ortaya çıkıyor, içerik geliştirerek para kazanabilirsiniz. Basitçe sitenin içine ne yazalım dolduralım ki insanlar oraya ilgi göstersin trafik artsın ve reklam geliri oluşsun. Bence en kalifiye işlerden birisi bu içerik geliştirme işidir, en çok açık burada olacaktır diye düşünüyorum. Farklı, ilgi gören, okumaya izlemeye değer içerikler bence kıymetli olacak ve para edecek.

Son paragraf olarak şunu yazayım, belli bir kitleye, hedefe hitap eden, kaliteli içerik, onun sağladığı trafik, ona yapılan reklam, o reklamın sundukları, sonuçta oluşan ticaret internet üzerinden alternatif bir ticari zincir oluşturacak, önümüzdeki günlerde. Bunların içinde yeralmak isteyebilirsiniz veya istemeyebilirsiniz. Ben istedim.

Yaşadıklarımı aktaracağım daha detaylı e-ticaret yazılarım olacak...



29 Mayıs 2008 Perşembe

Türkiye'nin En Verimli Firması Biziz

Çünkü en gönülden benim ekibim çalışıyor.

Bu makaleyi dışarıdan ordu gibi görünen bir avuç savaşçıma yazıyorum. Eski yeni hala aklında HediyeDenizi.com'un heyecanı olan bütün savaşçılarıma.

Neden bir savaş bu diye soracak olabilir okuyucularımız.

Çünki onlar duvarlarımızdaki bu yazıya bakarak çalıştılar hep,

E-ticarete başladık arkadaşlar.
Balta girmemiş bir ormana giriyoruz.
Önümüze gelecek tüm dalları kesip yolu biz açacağız.

Ne tedarikçiler birşey biliyor olacak bu konuda, ne de müşterilerimiz.
Yani elimizi attığımız herşey SORUN olacak.


Ama bu yolu açacağız.

Ve bu işte sadece bir tek patron vardır, o da müşteridir.
Ve o, sadece parasını başka yere harcayarak, şirketteki herkesi kovabilir.


İnternet sektörü ülkemizde oldukça zor yol katetti. Geleceğinin parlak olduğu hemde çok parlak olduğunda herkes hemfikirdi ama, gelişmesi bütün firmalar açısından oldukça sancılı oldu. Sektör her yıl katakat büyümesine rağmen bir çok firma yeşeremedi bile.

İşte bu ortamda HediyeDenizi.com ekibi alanındaki en iyi arama motoru posiyonunu yakaladı. Müşterilerin hepsini memnun etti.
Hızlı teslim için elinden gelen özveriyi gösterdi.
Üyelerinin mutlu alışveriş deneyimini önemsedi.
Bir paketin aynı gün çıkması günün en önemli işi oldu.
Uzun zaman az maliyetle çok iş yaptı.

Yukarıdaki bu sebeplerden benim firmam yani ekibim Türkiye'nin en verimli en yürekli ekibidir.

Hepsini tebrik ediyorum. İyiki varsınız.

Kaptan-ı Derya

Hayatım Pamuk İpliğine Bağlı

Sanırım "hayatım pamuk ipliğine bağlı" sözünü en içten söyleyen insanlardan biride benimdir.

Biraz bundan bahsedeyim, şöyle ki çıraklıktan kalfalığa geçtiğim yıllarda (2000) ilk profosyonel işim pamuk ipliği tüccarlığı idi. Halen ana iş kolum olan iplik ticareti "Pamuk İplik Tekstil Ltd" adındaki firmam bünyesinde devam etmektedir.

Biricik evladımız HediyeDenizi.com ise bu iplik ticareti sayesinde, yaşam buldu, filizlendi ve yükseliyor.

İleriki yıllarda yazmayı düşündüğüm iplikçilik hatıralarım eminim sektördeki ve yakınımdaki insanların oldukça ilgisini çekcektir.

Bir Hacı Balcı (marteks), bir Ceylan Akgün (venege), bir Ömer Tunç ( seher yıldızı), bir Hüseyin Altun (altunlar tekstil) gibi her biri bir kitap olacak insanlarla yaşadıklarımı zaman zaman buradan veya belki bir kitap olarak yayınlamayı düşünüyorum.

Eminim bu deneyimlerin kitaplaşması, master seviyesinde fiilen bıraktığım eğitim hayatımı legal olarak olmasada doktora seviyesine taşıyacaktır.

Görüşmek üzere.

İnternet Fuarı, Kongresi, ve Şenliği

Geçtiğimiz hafta sonu, ODTÜ/Ankara'da düzenlenen internet şenliğine katıldım. Daha yeni doğmuş kavramlara ev sahipliği yaptığı için şenlik bildiğiniz anlamda geniş katılımlı ve kalabalık değildi ama katılan insanların gözünde tıpkı bir bebeğin doğumunu kutlarmışcasına heyecanlar vardı.

Konuyla ilgili firmalar başta olmak üzere bankalar, tt net, internet medyası temsilcileri çok verimli sunumlar yaptılar. İstatistikler ve ileriye dönük tahminler açıkçası bizi daha da umtulandırdı.

Bende bu etkinliğe kendi evladım HediyeDenizi.com un geleceği için katıldığım. Elimden geldiği kadar bütün konuşmaları tek tek takip edip notlar aldım.

Katılan firmalar arasında internet işinin ruhunu en iyi kavramış firma şüphesiz GittiGidiyor.com du. Bütün kurucu ortakları ve yöneticileri, standları, promosyonları, ve sunumlarıyla dahası hal hareket ve tavırlarıyla, resmen hayran olduğum bir ekiptiler.

Bunun tam tersi fuar bölümünde oldukça büyük bir stand kurmasına rağmen HepsiBurada.com beklediğimden çok daha az bir ilgi ve hazırlıkla şenliğe katılmıştı.

İlk yılına katıldığıma çok seviniyorum. Yıllar sonra "bir avuç firmaydı bu fuarın ilk hali, siz bilmezsiniz çocuklar" diyebilmeyi çok istiyorum.

Burda size bir sürü teknik bilgi vermeye gerek yok, ama 24-26 milyon internet
kullanıcısı olduğu söyleniyor Türkiye'de. Ve tt net yetkilileri büyüme potansiyellerinin en yüksek olduğu alanın internet aboneliği olduğunu söylediler. e-sevindik :)

Sabah biraz erken gitmişim ODTÜ'nün bahçesinde minik bir havuz başında su sesi ve enfes iğde çiçekleri kokusunda bir süre kendimi dinledim, tabii o yazıyla anlatılmaz yaşanır...

Madem Çok Konuşuyorum Neden Dünya Duymasın

Çoçukluğumdan beri bana en çok söylenen cümlelerden biri "biraz az konuş" olmuştur. Şimdi dünya artık özgürlük dünyası, blog ortamında karışan yok sıkılan yok isteyen okusun isteyen okumasın bakalım dolu mu konuşuyormuşum boşmu. Şansımı denemek istiyorum.

İlk makalem bu olsun. Burası bir nevi benim basın sözcüm artık. Resmi açıklamalarımı burdan yapacağım :)